Bak baştan söyleyeyim…
Ben bu balıkçılık işine uzaktım.
Sabahın köründe uyan, çaya simide aban, sonra saatlerce oltaya bak falan…
Yok abi, benlik değildi.
Ama sonra Big Bass Bonanza diye bi’ şeyle tanıştım.
Dedim Bu nedir ya, balıkla slot ne alaka?
Ama bir açtım oyunu…
Amanın!
Balıklar uçuşuyor, kasalar fırlıyor,
Adam elinde olta, ama gözü senin kazancında.
Hepsinin üstüne bir de Slotter var.
Yani bu oyunu orada oynamak,
Resmen dijital balıkçılık lisansı almak gibi.
Akıyor, takılmıyor, seni yormuyor.
Sadece “çek spin’i, yakala balığı” diyor.
Freespin Değil Bu, Resmen Deniz Sezonu Açılmış!
Şimdi bu oyunun en güzel yanı ne biliyor musun?
Freespin bölümü.
Hani var ya, o sakallı balıkçı abi…
Bonus denk gelince geliyor ekrana,
Ve her geldiğinde torbayla para götürüyor.
Bazen “ulan bu ne bereket?” diyorsun.
Spin atıyorsun,
Balıklar düşüyor…
Üstlerinde para yazıyor.
Ama onları alabilmek için o dayının gelmesi lazım.
Geldi mi?
Tamam.
Yoksa o balıklar sudan kayıp gidiyor.
Ama işte orada da Slotter devreye giriyor.
Ne zaman o dayıyı görsem,
Slotter’da oynadığım için içim rahat.
Çünkü sistem sapasağlam.
Kazancı net gösteriyor.
Hiçbir şeyi kaçırmıyorsun.
Balıkların Boyu Değil, Çarpanı Önemli
Oyunda bazen küçük balıklar düşüyor,
Ama çarpanla bir bakmışsın büyük kazanç olmuş.
Bi’ keresinde 2x, 5x, 10x çarpan arka arkaya geldi.
Dedim “ulan bu oyun beni seviyor.”
Ve haklıymışım.
Big Bass Bonanza öyle dertsiz bir oyun ki,
Kaybetsen de moralin bozulmuyor.
Görseli güzel, sesi rahatlatıcı…
Sanki gerçekten kıyıda oturup denize bakıyorsun gibi.
Ama cebine de yavaş yavaş akıyor o kazanç.
Ve Slotter bu hissi destekliyor.
Sana sakin ol, eğlen, ama kazanmayı da unutma diyor.
Bu yüzden başka platforma bakmam bile.