Candy Village
Ya şimdi, Allah aşkına… Kim tatlıya “hayır” diyebilir? Hele ki ekrana baktığında pamuk şekerler, lolipoplar dönüp duruyorsa… Bi’ insanın içi erimez mi? Candy Village tam olarak bunu yapıyor. Sadece bir slot oyunu değil; resmen moral terapisi gibi. Renk cümbüşü, müziği, animasyonları… Bayağı bildiğin “çocukken düşlediğimiz dünya”yı çaktırmadan yetişkin versiyonuna çevirmişler. Ama hey, bu sefer hediyeler sakız değil, nakit!
Oyuna giriyorsun… İlk sahne, şeker fabrikasından fırlamış gibi. Gözlerim bayram etti resmen. Hani o eski Candy Crush havası var ama daha profesyonel, daha “abi biz bu işte para da kazandırıyoruz” kıvamında. Ve müzik? Aman diyim. Beni oyuna değil, kafamı boşaltmaya çağırmış gibi. Tatlı tatlı, hop bir çarpan, hop bir bonus.
Candy Village beş makaralı, çok satırlı… Yani sürprizlere açık. Bazen çarpanlar geliyor ki… Bir anlık şok, “oha ne oldu lan şimdi” dedirtiyor. Slotter ’da denedim ben bu oyunu. Bi’ tıkla gir, oynat, keyfini çıkar. Arayüz falan da şahane. Ne kasma ne gecikme. Şeker gibi sistem, valla!
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Herkesin ilk derdi ne? Evet evet, “para kazandırıyor mu abi?” Candy Village öyle önden çok vaat vermiyor. Ama oynadıkça, ara ara öyle bir vuruyor ki… bi gülümsüyorsun. Kazançlar dengeli. Hani bazen “verdim gitti” moduna geçiyorsun ya… Burada öyle olmuyor. Sabırla döndür, şeker gibi toplar.
Sembol çeşitliliği de geniş. Lolipoplar, kekler, cupcake’ler derken bi’ yerden sonra “acıkmaya başladım” dedirtiyor. Ama işte asıl güzel olan ne biliyor musun? Hiç sıkmıyor. Görseli doyurucu, temposu düzgün, heyecanı taze.
Slotter’dan oynamanın verdiği güven bir yana, Candy Village’la birleşince bu kombinasyon resmen “şansla çarpılmış” gibi oluyor. Destek ekibi zaten dört dörtlük. Hesaba para yatınca şüphe kalmıyor. Bi de düzenli kampanyaları var. O yüzden bazen bi’ bakıyorum, bonusum düşmüş. “Yine mi? Eh, madem öyle hadi döndürelim!” diyorsun.
Bir de… hani bazı oyunlar vardır, kazanmasan bile yine de mutlu eder ya… Candy Village işte tam öyle. Arada bi kaybediyorsun ama sonra öyle bir ekran çıkıyor ki, dişlerin kamaşıyor. Gerçekten, tatlıya zaafı olanlar için bu oyun büyük tehlike. Ama iyi tehlike. Sıcak çikolata gibi, ruhu okşuyor.
Belki büyük paralar kazanmadım, belki o “büyük çarpan” hala bana naz yapıyor… Ama Candy Village bana şunu hatırlattı: keyif almak, biraz gülümsemek ve umudu tazelemek. Hani bazen her şey fazla ciddiye biniyor ya, bu oyun seni alıyor, tatlı bir rüyaya bırakıyor.
Ve bazen sadece bir tıkla başlar her şey. Belki de… şeker gibi bir kazanç, sıradaki senin elindedir.
Hadi dürüst olalım, kim bir çekiçle ekranı parçalamak istememiştir ki? Power of Thor işte tam…
Düşünsene, ekrana bakıyorsun, bir anda dolarlar sağdan soldan fırlıyor. Böyle adeta cebine tsunami çarpmış gibi...…
Yani adından belli zaten... Burning Eye. Yanan göz. Şimdi bir düşün; seni izleyen, içinden geçenleri…
Ya şimdi sen bana bir çiftlik deyince ben önce horoz sesi duyarım. Ama bu oyun…
Bak şimdi... Flaming Hot. Hani bazı şeyler vardır, adını duyduğunda bile terlersin ya? İşte bu…
Starlight Princess Adı bile insanın içini kıpır kıpır ediyor. İlk duyduğunda sıradan bir peri masalı…