Irish Crown
Irish Crown… kulağa eski bir efsane gibi geliyor, değil mi? Yeşillikler içinde, dört yapraklı yonca, altın tenceresi ve tabii ki şans. Ama bu oyun sadece masal anlatmıyor, cidden ceplerini doldurabiliyor. Slotter’da denk geldim, o günden beri uğur getirdi desem yeridir.
Oyunu açtım, o da ne? İrlanda havası, flüt sesleri, cıvıl cıvıl yeşil ekran… Dedim “bu oyunun uğuru bol olacak”. Semboller patır patır dönüyor. Aralarında kraliyet tacı, yonca, altın paralar… Hepsi gözüne gözükmek için yarışıyor resmen.
Bir spin, iki spin… derken hop! Tacı kapıyorsun. Kazanç geliyor, hem de öyle böyle değil. Ekranda altın gibi parıldıyor. Diyorsun ki, “bu oyun beni seviyor galiba.”
Her şey çok akıcı. Ne göz yoruyor, ne kafa. Sadece takıl, dön, kazan. Mis gibi.
Scatter sembolü denk geldi mi? Aç şemsiyeyi, şans yağmuru başlıyor. Serbest dönüşler bir başlıyor, ekranda yok yok. Tacın biri gidiyor, öbürü geliyor.
Her dönüşte bir umut. “Hadi bu sefer büyük kazanç gelsin” diyorsun. Ve bir anda o altın tenceresi ekranın ortasında beliriyor. Öyle bir hissiyat ki, sanki İrlanda’da pub’da oturmuşsun da sana bira değil, altın getiriyorlar.
Çarpanlar desen tatlı tatlı düşüyor. 10x, 20x… derken toplam kazanç yükseliyor da yükseliyor. O an koltuğundan kalkmak istemiyorsun.
Irish Crown gibi şans kokan bir oyunu Slotter’a taşımak, tam yerinde karar. Siteye girdin mi zaten şans rüzgarı esiyor gibi oluyor.
Kayıt kolay, oyunlar hızlı, ödeme anında. Bir de destek ekibi var ki, sanki İrlandalı amca gibi; tatlı dilli, çözüm odaklı. Ne zaman takılsan yanındalar.
Slotter, Irish Crown’u bir şans makinesine dönüştürmüş. Oyunun tadı damakta kalıyor, kazançlar ise cebe iniyor. Öyle bonus sistemi, çarpanlar… Her şey olması gerektiği gibi.
Hayatta bazen sadece bir spin yeter. Irish Crown bunu en iyi anlatan oyunlardan. Slotter’da oynadıkça hem eğleniyorsun, hem de belki de o çok aradığın şansı buluyorsun. Çünkü bazen mutluluk, bir tacın parıltısında gizlidir.
Hadi dürüst olalım, kim bir çekiçle ekranı parçalamak istememiştir ki? Power of Thor işte tam…
Düşünsene, ekrana bakıyorsun, bir anda dolarlar sağdan soldan fırlıyor. Böyle adeta cebine tsunami çarpmış gibi...…
Yani adından belli zaten... Burning Eye. Yanan göz. Şimdi bir düşün; seni izleyen, içinden geçenleri…
Ya şimdi sen bana bir çiftlik deyince ben önce horoz sesi duyarım. Ama bu oyun…
Bak şimdi... Flaming Hot. Hani bazı şeyler vardır, adını duyduğunda bile terlersin ya? İşte bu…
Starlight Princess Adı bile insanın içini kıpır kıpır ediyor. İlk duyduğunda sıradan bir peri masalı…