Saray Rüyası
Yani şimdi düşün Ne var ki bi’ tuşa basıp kendini sarayın ortasında bulmakta? Ciddi söylüyorum, sabah kahveni yudumlarken bile “şansım döner mi acaba?” diye düşünüyorsan, Saray Rüyası tam senlik. Hani derler ya, fakir ama gururlu genç… İşte ben de tam öyleyim. Ama Slotter ’da bu oyunu bir denedim, ha dedim, tamam… Hayallerimin balkonuna çıktım resmen.
Bir oyuna girdiğinde seni ilk ekran karşılar ya, Saray Rüyası öyle bam güm gelmiyor. Nazik… Kibar… “Buyur Sultanım” der gibi. Renkler, o müzik… Sanki Topkapı Sarayı’nı sanal alemde restorasyon yapmışlar da biz gidip gezmişiz gibi. Ama tabii işin özü makaralar. Şimdi gelelim o makaralara.
Beş makaralı, klasik tatta. Ama bonusları, çarpanları, bir anda çıkan özel simgeleri var ki… Hani yeri geliyor, kendimi Hürrem’in bile önüne geçmiş hissediyorum. Bi’ sevinçle tuşa basıyorum, hop! Gümüş tepsiyle bonus oyun geliyor. “Al bacım, bir tur daha senindir” der gibi.
İtiraf edeyim… İlk başta burun kıvırdım. “Amaan, gene aynı slot oyunları işte” dedim. Ama yok öyle olmuyor. Saray Rüyası bir şekilde içine çekiyor seni. Bi kere, çok dengeli. Ne öyle kazıklıyor, ne de bedavadan dağıtıyor. Tam ayarında. Hani insanın canı sıkılmadan döndürüyor. Arada bir öyle bir vuruyor ki, “helal olsun sana” diyorsun ekrana.
Slotter sitesinde oynuyorum ben. Hani bu işi bilenin adresi gibi. Ne kasma, ne gecikme, her şey pırıl pırıl. Saray Rüyası da orada çatır çatır çalışıyor. Güven de önemli tabii. Paran orada güvende, kazancın da takır takır hesabında. Oh!
Bak şimdi, saray deyince herkesin aklına şaşa, lüks, zenginlik gelir. Ama bu oyun… O olayın ruhunu da yansıtmış. Basit değil, kafan şişmiyor. Ne bileyim, semboller öyle oturaklı ki, çiçek gibi işlenmiş. Kazandığında ekranın ışıldaması bile sanki “Sultanım kutlu olsun” diyor gibi. E haksız mıyım?
Yani işin özü şu: Saray Rüyası seni kral gibi hissettiriyor. Belki altın yok ama ekranın parıltısı yetiyor. Kazanmak kadar his de önemli. O hissi, ben burada buldum.
Günümüz hızlı geçiyor. Dert çok, para az. Ama bazen de bir tıkla moral bulmak güzel şey. Saray Rüyası bana bunu verdi. Belki büyük para kazanmadım (daha), ama bir şey kazandım: “Hadi be, belki bu sefer olur” umudu. O da yetiyor bazen.
Diyorum ki, denemeden geçme. Slotter’da aç bi’ hesap, gir oyuna. Hani kötüleyecek olsam söylerdim ama yok abi, bu oyun saray işi. Biz de halkız ama hayal kurmak bedava. Saray Rüyası da bunun en cilalı hali. Sanki içinden altın tozu geçiyor…
Ve belki de… bir gün gerçekten o sarayın anahtarını çeviren sen olursun.
Hadi dürüst olalım, kim bir çekiçle ekranı parçalamak istememiştir ki? Power of Thor işte tam…
Düşünsene, ekrana bakıyorsun, bir anda dolarlar sağdan soldan fırlıyor. Böyle adeta cebine tsunami çarpmış gibi...…
Yani adından belli zaten... Burning Eye. Yanan göz. Şimdi bir düşün; seni izleyen, içinden geçenleri…
Ya şimdi sen bana bir çiftlik deyince ben önce horoz sesi duyarım. Ama bu oyun…
Bak şimdi... Flaming Hot. Hani bazı şeyler vardır, adını duyduğunda bile terlersin ya? İşte bu…
Starlight Princess Adı bile insanın içini kıpır kıpır ediyor. İlk duyduğunda sıradan bir peri masalı…